Şeytani Aklın Küresel Hükumet Yapılanması BİLDERBERG ve CFR

Şeytani Aklın Küresel Hükumet Yapılanması

BİLDERBERG

(Yarım Asırlık Siyaset ve Ekonomi Mühendisliği)

“Bir dünya hükümeti ister istemez kurulacaktır. Buradaki tek sorun, bu sonuca güzellikle mi, yoksa zorla mı ulaşılacağı sorunudur.”

James Paul Warburg

 

Özetle CFR ve Bilderberg

Bilderberg grubu, 1954 yılında Hollanda’nın Oosterbeek şehrindeki Bilderberg otelinde yapılan gizli toplantıda oluşturulmuştur.

Grubun kuruluşunda ön plana çıkartılan amaç, “İkinci dünya savaşı sonrasında ABD ile Avrupa arasında ortak strateji belirlemek” şeklindedir. Lakin kuruluş aşamasında, karanlık dış ilişkiler komitesi olan Councel of foreign Relations (CFR)’nin Avrupa ayağını oluşturmaktan başka bir amaca hizmet etmemiştir.

İşte bu yüzden, Bilderberg’e geçmeden önce CFR denen gizli yapılanmayı bilmek gerekir.

Lafı pek fazla dolandırmadan ifade edecek olursak;

CFR: Küresel şeytani aklın dünya egemenliğini sağlamak amacıyla seçkin elitlerden teşekkül ettirdiği gizli masonik bir yapılanmadır.

Birinci Dünya Savaşının hemen ardından, 1921 yılında kurulan ABD merkezli CFR, Siyonizm’in en önemli yapılanmalarından birisidir.

Yahudi Walter Lippman öncülüğünde kurulan bu oluşumun giderlerini Yahudi J.P.Morgan&Co, Cornegie Vakfı, Rockefeller ailesi ve Wall Street’in diğer Yahudi bankerleri karşılamaktadır. (Lectures Françaises, 214.sayı, s:31-34)

37 daimi üyesinin 10’u Yahudi, kalanların ise yüksek dereceli mason olan bu oluşumun ilk başkanlığını Amerikalı Yahudi Senatör Rudy Boschwitz yapmıştır. (They Dare to Speak Out, s:80)

Kuruluşundan kısa bir süre sonra hem Amerikan dış politikası, hem de küresel dış politikada etkin rol üstlenen CFR’nin üst düzey gizli toplantılarına Fidel Castro dâhil dünya siyasetine damgasını vurmuş birçok isim katılmıştır.

Hatta denilebilir ki, şeytani aklın küresel politikasını yürütmekle görevli Amerikan dış işleri bakanlarının istisnalar hariç hemen hemen hepsi CFR referanslı belirlenmiş bakanlar olup, Türkiye’nin Bilderberg sorumlusu eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’de bunlardan sadece bir tanesidir.

CFR’nin seçkin üyeleri, bu minvalde sadece Amerikan dış politikasının nihai karar vericileri olarak değil, aynı zamanda küresel nihai karar vericiler olarak da seçilmiş üyelerdir.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House ile ortak çalışan CFR’nin yarı gizli toplantılarına bazı Türk siyasetçiler katılmış olsa da, asıl aktörlerin kapalı kapılar ardında yaptığı planları bilemeyen figüran pozisyonunda iştirak ettikleri kuvvetle muhtemeldir.

Rockefeller’in Chase Manhatten Bankası başkanı ve aynı zamanda CFR başkanlığı yapmış olan John McCloy’in CIA’nın temellerini oluşturan ilk Amerikan istihbarat teşkilatı Office of Strategic Services (OSS) isimli örgütün kuruluşunda aktif rol aldığını ifade ettikten sonra Bilderberg konumuza dönelim.

Bilderberg’in Kuruluş Aşaması

Bilderberg grubu, işlevini yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız CFR yapılanmasının her ne kadar Avrupa ayağı olarak düşünülmüşse de, ilerleyen zamanda CFR’den çok daha hızlı büyüyen küresel bir ağa dönüştürülmüştür.

Kurucuları CFR üyesi olan Bilderberg grubu, CFR çatısını kısa sürede aşarak İngiltere merkezli küresel şeytani aklın ABD üzerinden yürüttüğü emperyalist arzularını yerine getiren  karanlık bir oluşum haline geldi.

Fikir babalığını sosyolog Joseph Retinger’in yaptığı ve finans ayağını Rockefeller ve Rothschild ailesinin üstlendiği bu oluşumun 1954’teki ilk ev sahipliğini Hollanda Kraliyet ailesinden Prens Bernhard yapmıştır.

Bilderberg’in kuruluşunda adı geçen ve aynı zamanda CFR üyesi olan bu isimleri buluşturan ortak nokta Siyonizm’dir

Grubun fikir babası Polonya Yahudi’si Joseph Retinger, aynı zamanda İsveç Franmasonluğu Üstad-ı Azamıdır. Grubun finansmanını sağlayan Rockefeller Vakfı ve ünlü banker Rothschild ailesi de Yahudi asıllı ailelerdir.

Grubun kontrol mekanizması ise Amerikan CIA ve İngiliz M16 istihbarat kuruluşlarıdır ki, her ikisi de küresel şeytani aklın emrindeki kuruluşlardır.

Grubun ev sahibi üyesi Prens Bernhard ise eski bir Nazi SS (Hitler’in özel kuvvetler) mensubudur.

Bernhard’in bu özel durumu bazı okuyucular açısından şaşırtıcı gelebilir. Ama işin esasında Siyonist İsrail için kutsal Filistin topraklarına Siyonist yerleşim kapılarını açmak adına Hitlere Yahudi soykırımı yaptıran düzeneğin bizzat Siyonist düzenek olduğu düşünüldüğünde, Prens Bernhard’in Rockefeller veya Rothschild ailesiyle Siyonist çizgide beraber hareket etme nedeni daha iyi anlaşılacaktır.

Bu tezi doğrulayan önemli bir hususta şudur. Bilderberg Türkiye sorumlusu ve aynı zamanda CFR üyesi olan Yahudi kökenli Henry Kissinger, altı milyon Yahudi’yi öldüren eski Gestapo subaylarından oluşan ünlü Nazi katillerini toplayarak NATO’ya bağlı Kontragerilla (Küresel Gladio) örgütünü kuran isimdir. (bkz. nobelprize.org). Bundan da anlaşılıyor ki Hitler eliyle gerçekleştirilen Yahudi soykırımı, Siyonist Yahudilerin tamamen kendi ırkdaşlarına uyguladığı acımasız bir tezgâhtı ve Bernhard’i Bilderberg’in diğer kurucularıyla buluşturan ilişki de bu yönde bir ilişkidir.

Bilderberg buluşmaları, 1954 yılından bu yana istisnalar hariç hemen hemen her yıl yapılmıştır. Genel olarak mayıs ayında düzenlenen bu toplantılar farklı ülkelerde oldukça gizli ve korunaklı bir şekilde icra edilmektedir

Toplantıların güvenliği yine aynı düzeneğin bir kuruluşu olan NATO ve CIA tarafından sağlanmaktadır.

Bilderberg Küresel Hükumet midir, Yoksa Hükumetin Bir Yapılanmasına mıdır?

Yazımızın başlığında Bilderberg için “Şeytani Aklın Küresel Hükumet Yapılanması” ifadesini kullandık.

Her ne kadar bu oluşum, çeşitli araştırmacılar tarafından küresel hükümet şeklinde tanımlanıyorsa da, bizim bu başlıktaki maksadımız küresel hükümet değildir. Zira uluslararası kapsamı kısa bir sürede CFR’den daha geniş hale gelen Bilderberg’in icra ettiği pozisyon, hükümet olmaktan çok küresel hükümet vazifesini öncesinde üstlenmiş CFR’nin genişletilmiş danışma kurulu pozisyonudur.

Bilderberg yapılanmasında daimi üye, üye ve katılımcı olmak üzere üç grup bulunur.

Daimi üyelerle herhangi bir buluşmaya davet edilen katılımcılar arasında hatırı sayılır bir değer farkı bulunmaktadır.

Grubun katılımcılarla pek fazla teması olmayan nihai arar alıcı pozisyonundaki daimi üyeleri Amerika’daki Siyonist Yahudilerdir. Daimi üyelerin altındaki kısmen genişletilmiş halkada Siyonist ideallere sadık isimlerden seçilen üyeler bulunur.

Her yıl kamuoyuna yansıtılan Bilderberg toplantıları ise, davete bağlı katılımcı ağırlıklı genişletilmiş bir danışma kurulu toplantılarıdır.

Katılımcıların çoğu kendi ülkelerinde etkin bir pozisyonda bulunmalarına rağmen sadece fikirlerinin alınması ve ülkelerine dair bir yol haritasının belirlenmesi amacıyla kurula edilgen nitelikte davet edilirler.

Bu toplantılara daimi üyelerden sadece bir kısmı katılır ve davetlilerle toplu irtibat yerine birebir irtibatı veya gözlemlemeyi tercih ederler.

Haliyle, her yıl 130-150 kişi arasında toplanan genişletilmiş danışma kurulunun birçok ülkeden katılımcısının olması, katılan kişinin piramidin üst tabakasıyla ilişkisine dair özel bir güç veya gizem oluşturmaz.

Edilgen nitelikteki bu katılımcıların, ne kurul gündemini oluşturmak gibi bir yetkisi, ne de nihai kararları almak gibi bir etkisi yoktur. Kaldı ki toplantıdan notlar almaları veya toplantının içeriğinden bahsetmeleri dahi yasaktır. Rapor sunarcasına kısa bir süre söz alan bu katılımcıların ülkeleri aleyhinde oluşan ve karar aşamasına gelebilecek durumları bile ülkeleri ile paylaşmaları kabul edilmez ki, hem zaten çoğunlukla bu kararlardan haberleri dahi olmaz.

Fakat bu anlattığımızdan, çeşitli ülkelerden özenle seçilen davetlilerin Bilderberg grubuyla hissi bir bağ kurmadığı ve ülkelerine dair kozmik mühendislik yapılırken göz ardı edilecekleri sonucu çıkartılmamalıdır.

Gerek yapılanma şekli, gerek kuruluşun arka planında CFR yapılanmasının yer alması, gerekse geniş katılımlı danışma kurulu toplantılarına bakıldığında Bilderberg’in küresel hükumet olmaktan çok bu hükumete danışmanlık yapan bir oluşum sayılması gerektiği kanaatindeyiz.

Doğruluğu şüphe götürmekle birlikte, Jacques Bordist’in ele geçirmeyi başardığını iddia ettiği (Une main cache diriğe, Libraie Française, Paris 1974) Bilderberg görüşme tutanaklarında “gümrük engeli olmaksızın ürünlerin serbest dolaşımı, uluslararası ekonomik birlik, ulusal orduların dağıtılarak uluslararası bir polis gücünün kurulması, uluslararası bir yönetimin kurulması ve bu yönetime dahil edilecek devletlerin egemenliğinin sınırlanması” gibi konuların görüşülmüş olması mühimdir.

Lakin bunların Bilderberg toplantılarında görüşülmüş olması Bilderberg oluşumunun hükümet olduğu iddialarına bir delil değildir. Aksine hükumet olmaktan çok, hükumete danışmanlık yapan bir kurul olduğuna dair görüşümüzü doğrular niteliktedir.

Eğer illa ki küresel hükumet iddiasında ısrarcı olunacaksa, bu da ancak Bilderberg toplantılarında sürekli görünmeyen daimi üyelerin oluşturduğu üst kurul için bu iddia geçerli olabilir.

Lakin buna da lüzum yok. Zira Bilderberg’i oluşturan üst kurul üyeleri aynı zamanda küresel hükumet olasılığı daha yüksek olan CFR üyesidirler.

Bu durumda küresel hükumet iddiası yine döner dolaşır CFR’ye rücu eder ve Bilderberg’in küresel hükumet olabileceğine dair iddiayı anlamsız kılar.

Bilderberg’in Türkiye İlgisi

Şüphe yok ki, Karlofça antlaşmasından bu yana küresel şeytani aklın en fazla iştahını kabarttığı coğrafya İslam coğrafyasıdır. Özel ilgi duyduğu topraklar ise Anadolu topraklarıdır.

Sultan Abdülhamit sonrasında iyice yoğunlaşan bu ilgi, Cumhuriyet döneminde (nadas sonrası ekime hazır hale gelen arazi misali) verimli bir uygulama alanına dönüşmüştür.

Bu yüzdendir ki, şeytani aklın bütün küresel oluşumlarında Türkiye ihmal edilmemiş ve BM, NATO gibi oluşumlara ilk senelerinden itibaren dâhil edilmiştir.

Benzer şekilde 1954 yılında oluşturulan Bilderberg grubunun Türkiye ile ilk teması aradan fazla zaman geçmeden gerçekleşmiştir.

Grubun Türkiye’den ilk temasa geçtiği isim Muharrem Nuri Birgin’dir. Sultan Abdülhamid’e düşmanlığıyla bilinen Dr. Ziya Birgi’nin oğlu ve ilk başbakanlardan Fethi Okyar’ın damadı olan Birgin, 1957 yılından 1980 yılına kadar Bilderberg toplantılarının çoğuna bazen tek başına, bazen de birilerini yanına alarak iştirak etmiştir.

Muharrem Nuri Birgin’den daha sıkı bir müdavim ise, 1971’den 1997’ye kadar Bilderberg toplantılarına kesintisiz devam eden Selahattin Beyazıt olmuştur.

Galatasaray eski başkanı olan Beyazıt’ın iflas sürecindeki oğlunun şirketini devralarak 3 yılda tam 60 milyon kazanıp borç ödemesi yapması malumu meşhur bir hadisedir.

Çeşitli haber sitelerinde yer bulan listeye göre Muharrem Nuri Birgin, Selahattin Beyazıt, Şarık Tara, Bülent Eczacıbaşı, Jak Kamhi, Sakıp Sabancı, Mehmet Emin Karamehmet, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Hikmet Çetin, İsmail Cem, İlter Türkmen ve Kemal Derviş’in üye statüsünde katıldığı Bilderberg toplantılarına bunların dışında Cem Boyner, Emre Gönensay, Gazi Erçel, Vahit Halefoğlu, Dinç Bilgin, Sinan Tara, Suna Kıraç, Ali Babacan ve Özdem Sanberk gibi medya, siyaset ve iş dünyasından tanınmış isimler katılmıştır. Bilderberg’in Türk davetlilerinin ağırlığını Liberal Sol fikirliler oluşturmakla birlikte, AK Parti hükûmetlerinin etkin kurmaylarından Ali Babacan, 2003 yılından 2013 yılına kadar bu toplantılara dâhil olarak, Birgin ve Beyazıt’ın ardından en fazla katılan üçüncü kişi olmuştur.

1954 yılından bu yana her yıl farklı bir ülkede tekrarlanan Bilderberg toplantılarının üç tanesi Türkiye’de düzenlenmiştir.

Üst düzey güvenlik tedbirleri altında yapılan bu toplantıların ilki Eylül 1959’da İstanbul Yeşilköy’de, ikincisi Nisan 1975’te İzmir Çeşme Altın Yunus Otel’de gerçekleştirilmiş olup bu toplantılara Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz gibi siyasetin önemli figürleri iştirak etmişti.

Bilderberg’in Türkiye’de yaptığı toplantıların sonuncusu 31 Mayıs-3 Haziran 2007 tarihleri arasında İstanbul Ritz Carlton Otel’de gerçekleştirilmiştir.

Bilderberg’in İslam Coğrafyasına Dair Hesapları

Küresel şeytani akıl, 300 yıldan bu yana İslam coğrafyasında insanlık dışı hesaplar içerisindedir. Ekonomik, siyasi ve dini mühendislik üzerinden giden ve milyonlarca sivilin ölümüne neden olan bu kirli hesaplar sürekli güncellenerek günümüze kadar devam etmiştir.

Şüphe yok ki, bu planlamaların legal görünümlü illegal uluslararası kuruluşları, Bilderberg, CFR, CIA, M16, IMF, NATO ve BM gibi kuruluşlardır ve bu kuruluşların hepsi küresel şeytani aklın güdümündedirler.

Birinci Dünya savaşı sonrası İslam coğrafyasında türetilen devletçiklerden, günümüzde laboratuvar ortamında üretilen terör örgütlerine kadar her taşın altında bu şeytani aklın karar ve uygulama mercilerini bulmak mümkündür.

Zihinsel işgalden Arap Baharına, Türkiye’deki Gezi ve Kobani olaylarından 17 Aralık ve 15 Temmuz hadisesine kadar her taşın altında aynı mekanizma bulunmaktadır.

Suriye ve Irak’ta tarihin gördüğü en vahşi soykırımlardan Afrika’da cereyan eden sömürü ve dinsizleştirme çalışmalarına kadar her taşın altında aynı şeytani oluşuma rastlamak mümkündür.

Bizler bu gün, NATO ve benzeri uluslararası legal kuruluşların bu kirli amaca alenen hizmet ettiğini eskisinden daha iyi biliyoruz.

Soru şu ki, Bilderberg bu kirli düzeneğin nihai karar mercii midir yoksa planlama aşaması mıdır?

Bir önceki başlıkta izah ettiğimiz gibi, Bilderberg toplantıları şeytani aklın küresel hükümeti değil, olsa olsa bu hükumet yapılanmasındaki danışma kuruludur.

Yani bir bakıma ham malzemenin toplandığı yerdir.

Toplanan ham malzemenin işlendiği nihai karar alıcı küresel hükümet, kuvvetle muhtemeldir ki, ya Bilderberg’in tabi olduğu CFR yapılanması veyahut yine tamamen CFR üyelerinden müteşekkil olup ön plana çıkmayan Bilderberg daimi üyeleridir.

Bu durumda her iki ihtimal aynı kapıya çıkmakta ve İslam coğrafyasına dair kirli planlamaların nihai karar mercii olarak CFR yapılanması fikri ağır basmaktadır.

CFR’nin en son 2016 yılında “Öncelikli Çatışmaları Önleme” insani vitriniyle yayınladığı başlıklar, küresel şeytani aklın çatışmaları önlemekten çok çatışmaları arttırma ve yönetme arzusunu tatmin eden ödev başlıklarını andırmaktadır.

Türkiye’nin de dâhil edildiği önemli başlıklara göz attığımızda;

  • Suriye’deki iç savaşın yoğunlaşacağı
  • Libya’daki politik kırılganlığın devam edeceği
  • İsrail ile Filistin arasında tansiyonun yükseleceği
  • Türkiye’de politik şiddetin yoğunlaşacağı
  • Mısır’da politik istikrarsızlığın artacağı
  • Afganistan’da şiddet ve istikrarsızlığın artacağı
  • Irak’ta Daiş’in önemli kırılmalara neden olacağı
  • Sünni-Şii çatışmasının yaşanacağı
  • Nijerya’da BOKO Haram’ın faaliyetlerini arttıracağı
  • ABD ve müttefik ülkelere ağır saldırılar ve büyük kayıplar verileceği
  • ABD’nin kritik alt yapısına yönelik güçlü siber saldırılar olacağı
  • AB’deki mülteci ve göçmenlerden kaynaklı politik istikrarsızlık oluşacağı
  • Ukrayna’daki çatışmaların şiddetleneceği
  • Güney Çin denizindeki silahlanma faaliyetlerinin tehlikeli boyutlara ulaşacağı
  • Kuzey Kore ile şiddetli kriz yaşanacağı

Şeklinde 15 adet öncelikli ihtimal maddesi sıralanmıştır

Öncelikli maddeler dikkatle tahlil edildiğinde ilk 9 maddenin tamamen İslam coğrafyasına dair kirli planlar ihtiva ettiği görülecektir. Ardından sıralanan 3 maddede ise, İslam coğrafyasına faturanın kesilmesi kuvvetle ihtimal sabotaj planı kokmaktadır.

Kısacası Bilderberg, nihai karar alıcı olmaktan ziyade Ukrayna, Güney Çin denizi ve Kuzey Kore’ye dair son 3 madde hariç 15 maddenin 12 tanesinde İslam coğrafyasında kaos oluşturma ve yönetmeye dair planlamalar yapan CFR’ye ham madde tedarikçisi hükmündedir.

Kaldı ki, kamuoyunun fazlaca haberdar olduğu ve sır olmaktan çıkmış Bilderberg toplantılarının ham madde toplama değeri, teknolojik gelişmelerle birlikte ortadan kalkmıştır.

Bilderberg’den Dijital Zekaya

Bu gün için Bilderberg’in ham madde sağlama görevini ziyadesiyle yürüten kuruluş Google’dır. Üstelik Bilderberg gibi sadece ham madde sağlamakla kalmayan Google, elde ettiği bu ham maddeyi kurmuş olduğu yapay zekâ sistemiyle işlenmiş veriye dahi dönüştürmektedir.

Arap baharında etkisini fazlaca hissettiren kardeş kuruluş Twitter’a rağmen küresel şeytani düzeneğin emriyle hareket eden sanal organizasyonların en etkilisi, geleceğin siyaset, ekonomi ve toplum mühendisliği gücünü eline alan Google’dır.

2013 yılında birkaç ağaç bahanesiyle başlatılan gezi olaylarının Google ve Twitter gibi sanal organizasyonlarla iktidar değişikliği talebine nasıl dönüştürüldüğüne herkes şahit oldu.

Ortalıkta cirit atan ajanlar bir yana, haftalarca meydanda yatıp kalkan gençlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan yurtdışı kaynaklar bile henüz tam anlamıyla sorgulanamadı.

Hadi ihtiyaç kısmını geçtik diyelim ama gençleri, sonucunda ölüm olasılığı bile bulunan isyana sürükleyecek derecede motive edebilen güç ne idi?

Tabi ki bu güç, dijital iletişim platformunu başarıyla yönlendiren Google’den başkası değildi.

Türkiye ve diğer hedef ülkelerden gençleri New York ve Londra’da düzenlediği Dijital gençlik ittifakı etkinliklerinde bir araya getiren ve bunlara movements.org adlı dijital iletişim platformunu sunan kişi ise, Google müdürü ve aynı zamanda CFR üyesi olan Jared Cohen’den başkası değildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Google, Facebook ve YouTube gibi kuruluşlar Google’ın organizesindeki bu platformu resmi olarak desteklerken, Pepsi, Omnicon, CFR, Chatham House, National Geographic, MSNBC gibi kuruluşlarda kurumsal sponsorluk yapmaktadır.

CFR’nin “Öncelikli Çatışmaları Önleme” listesine dâhil ülkeler, tıpkı Arap baharında olduğu gibi sosyal patlamalara müsait ülkeler olup, bu süreçte oluşturulan “Dijital Gençlik Platformu”, en verimli platform özelliğini net bir şekilde sürdürmektedir.

İlerleyen zamanlarda bu verimlilik, hem sahadan ham bilgi elde etme, hem de elde edilen bilgilerin Google mutfağında pişirilmesinin ardından aynı sahada halk ayaklanmaları ve benzeri hareketlenmelerde kullanılması gibi bir çok alanda kendisini sıkça gösterecektir.

Tüm bunlardan sonra küresel şeytani aklın Bilderberg toplantılarından elde edeceği ham maddenin bir değeri kalmış olabilir mi?

Bize göre hayır.

Kalan tek şey, İslam dünyasından katılımcıların utancı ve bu katılımdan dolayı elde ettikleri sermaye ve gücü ülkelerine verilmiş zararı telafi etmek adına bir an önce bağışlayarak kalan ömürlerini millete gönüllü hizmetle geçirmeleridir.

Üst akıl Şeytani midir?

Bu teklife yanaşmayacak Bilderberg’in Türk katılımcıları varsın olsun “hala seçkinler grubundayız” deyip kendilerini avutmaya devam etsinler.

Cenab-ı Hakk’ın “Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür.”(Ali İmran-18) emrine muhalefet etmeye ve şeytani aklı üst akıl olarak görmeye devam etsinler.

Lakin şeytani aklı üst akıl olarak kabul edip tabi olanlar şunu iyi bilsinler. Bu aklın kağıttan kaplan hükmündeki dolar hegemonyası için sonun başlangıcı geldiği gibi bundan medet umanlar da onlarla aynı çöplüğe dökülecektir.

Bir üst akıl varsa ki, vardır. O, Rahmani akıldır ve şeytani akla mutlak surette galebe çalacaktır.

Hayırla şerrin Allah’tan geldiğine iman edenler, kader konuştuğunda insan iradesinin susacağına da yürekten inanırlar.

“Sana güzellikten her ne ulaşırsa, bil ki Allah’tandır; kötülükten de başına her ne gelirse bil ki bu da sendendir.” (Nisa-79) ayeti sırrınca kul bir fiili işlemek talebinde bulunur, Allah da kudretiyle o fiili yaratır. Kulun davranışlarından mütevellit kaderin kaza zamanı gediğinde ise, onun aklını alır ve takdir buyurduğunu infaz eder. Bu infazdan sonra ona nedamet duygusu ile birlikte aklını iade eder.

İslam âlemi, samimiyetsizliğinin bir cezası hükmündeki 300 yıllık gaflet, 200 yıllık fetret, 100 yıllık zillet dönemini bitirmek üzeredir. Zira yaşanan bunca kan ve gözyaşı, cehaletin marifete, ihtilafın ittifaka dönmesini mecbur kılmaktadır.

İslam dünyasının Bilderberg veya CFR’den daha üstün ve adil olan üst akıl oluşumlarını harekete geçirmesinin tam zamanıdır.

İşte o vakit zillet izzete inkılap edecek ve 300 yıllık gafletin cezası olan fetret dönemi nihayete erecektir.

İnanınız..! “KÜN FE YEKÜN” sırrı İlahisi fevkalade işlemektedir

İnanınız..! Bu sır, varlık âlemini hayrı ve şerri ile birlikte sevk ve idare etmektedir.

İnanınız ve kazanınız.