Seçim sonuçlarına elektronik ortamda müdahale konusu, son yılların en tartışmalı konularından birisi.

Geçtiğimiz günlerde yapılan ABD seçimlerine Rusya’nın elektronik ortamda müdahale ederek seçimin seyrini Trump lehine değiştirdiğine dair tartışmalar artarak devam ediyor.

Ülkemizde, 2002’den bu yana girdiği tüm seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önlenemez yükselişi karşısında çaresiz kalan muhalefetin, seçim sonuçlarını manipüle etmek adına zaman zaman sandık sonuçlarına müdahale edildiği yönünde tartışmalar başlattığını biliyoruz.

Ne var ki bu tartışmalar, Erdoğan’ın tüm seçimleri açık ara farkla kazanmasından dolayı çok fazla alıcı bulamadı.

Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki yerli ve milli halk bloğu, güçlü bir yurtdışı desteğine sahip bloğa karşı 16 Nisan Pazar günü yapılan referandumda, yine ve yeniden galip geldi.

Lakin bu seferki sonuç kıl payı olunca, 14 yıldır yenilgi alan bu grup, can havliyle aynı bahaneye sarıldı ve YSK’yı seçimlere Evet lehine müdahale ettiğine dair suçlamalarda bulundular.

Asayiş dizileri seyredenler veya bu konulara merakı olanlar çok iyi bilirler.

Mesela hırsızlık benzeri bir meselenin en sağlam çözümü, profesyonel bir hırssızdan faydalanmakla mümkündür.

Tıpkı kurulduğu günden bu yana üniversite sınavındaki elektronik sistemine güvenmediğim OSYM kalesini zapt eden CIA haşhaşilerinin bu operasyonlarda kendi elleriyle koymuşçasına hem siyaseti, hem de halkı ikna edici güçlü argümanlar kullanmaları da bu neviden bir örnektir.

Nitekim çok geçmeden ele geçirdikleri bu kalede neler yaptıklarına hayıflanarak şahit olduk.

Gelelim seçimlere elektronik müdahale konusuna..

Edilebilir mi?

Bana göre ihtimalden uzak değildir.

Dolayısıyla buradaki en büyük sorun; seçimlere müdahale edilebilirlik değil, kimin kimler lehine veya aleyhine müdahale edebileceği ile ilgili bir sorundur.

Her ne kadar YSK, güçlü bir SEÇSİS seçim yazılımından bahsediyor olsa da, bu yazılımın kullanıldığı bilgisayarlar Microsoft Windows işletim sistemine sahip.

Daha da önemlisi, bu seçim yazılımının kullandığı veri tabanı da ilişkisel veri tabanı yönetim sistemi olan Oracle Database’tir.,

Her ne kadar, zamanında bilişim koordinatörlüğü yapmış ve CİSCO sitemlerine dair sathi eğitim almış biri olsam da, işin doğrusu veri tabanı yazılımlarına dair çok fazla derinliğe sahip değilim.

Lakin bütün veri tabanı yazılımlarının büyük miktarda verinin çok kullanıcılı ortamda depolanması ve güvenli bir şekilde erişimini yönettiğine dair bilgiye sahibim.

Yani, bütün yazılımlarda olduğu gibi Oracle vb. veri tabanlarının güvenlik hususunun, işin en can alıcı noktasında bulunan yazılım sahiplerinin insafında olduğunu bilenlerdenim.

Peki, hem Windows işletim sistemi, hem de Oracle veri tabanı yazılımları hangi ülkeye ait dersiniz?

Tabi ki, ABD

Ya bu yazılımların Türkiye’deki mümessilleri kim?

16 Nisan Referandum sonuçlarına elektronik müdahale edildi mi, edilmedi mi?

Edilmişse kim etmiştir?

İlk sayım doğudan başladığı için, bir ara %65’leri gören ama İstanbul ve Ankara’dan gelen (beklenen ortalamadaki) sonuçlarla Evet lehine %55 bandında uzun bir süre direnen sonuçlar, nasıl oldu da bahse konu bu illerin sayımında son yarım saatte yaşanan garip ötesi düşüşten sonra burun buruna Türkiye ortalaması ile kapandır?

Yoksa ortada hem suçlu hem güçlü tiyatrosu mu söz konusu?

Bu konuyu ve bir takım akıl almaz istifhamları yazı serisinin sonlarına bırakıp birazda referandum sonuçlarına dair fikirlerimi paylaşayım dilerseniz ama yazı uzamasın diye yarına bırakalım.

Başlığı da, Evet Cephesindeki Suçlu Ama Güçlü Kesim koyalım

Sağlıcakla Kalın.

@akgulahmet