Referandum Notları-2: Evet Cephesindeki Suçlu Ama Güçlü Kesim

Yazının ilk bölümünde 16 Nisanda gerçekleşen referandumda hayır lehine elektronik müdahale yapılıp yapılmadığına kısmen değinmiştik. Müdahale konusunu ve bir takım akıl almaz istifhamları yazı serisinin sonlarına bırakıp birazda referandum sonuçlarına dair fikirlerimizi paylaşalım.

İki gündür referanduma dair yapılan yorumları takip ediyorum. Birkaç orijinal yorum haricinde eli kalem tutan bütün köşe yazarlarımız klasikten öteye geçememişler.

Hele mahallenin bazı yazarları var ki, bekledikleri veya temenni ettikleri sonuca dayalı bir yazıyı sanki bir ay öncesinden hazırlamışlar da, referandum akşamında o yazıyı şipşak kopyala yapıştır yapıvermişler köşelerine.

El insaf yahu..! Öneriler, yönlendirmeler havada uçuşuyor adeta..

Hele küçük ölçekli taşra yazarlarının, yerel canavarların hışmına uğramamak adına bazı fikirlerini olduğu gibi paylaşamadığını biliriz.

İyi de, ülke gündemine dair vatandaşın en kıymetli zamanlarını TV’lere hapseden sözüm ona güya samimi nasihatlerin sahibi bu yazarların bunca bilgisi ve aklı vardı da neden zamanında çıkıp açıkça paylaşmadılar da referandum sonucuna bağlı olarak bülbül kesildiler?

Bunu söylerken, elbette en başından bu yana kalemini hakikat için sallayan ve hatta Ak Parti genel merkez başta olmak üzere mahallenin köşe kapmış ekâbirinden sitem bile alan yazarlarımızın da olduğunu biliyor ve onları, zamanında yaptıkları cesurca çıkışlarından dolayı selamlıyorum.

Sözüm, daha ziyade temenni ettikleri bir referandumun ardından Erdoğan ve destekçilerine nasıl akıl veririm veya nasıl yüklenirim diye tetikte bekleyenlere….

Bir kere, seçimin kazananları da belli, kaybedenleri de.

En başta belirteyim ki, her halükarda bu coğrafyaya dair derdim devam ediyor diyen Anadolu’nun yerli ve milli evlatları bu seçimin mutlak kazananıdır.

Hem de tüm algılara ve içerden ve dışardan oynanan tüm şeytani oyunlara rağmen…

Anadolu’nun yerli ve milli evlatları kazanmışsa ki bu, milletin sevdası Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanmış demektir.

Yani siyasetin her aşamasında ben ve milletim diyen Erdoğan…

Güzel bir sonuç alınması için referanduma bencillikten uzak, canla başla asılan Başbakan Binali Yıldırım ve AKP içindeki samimi Ak Partililer kazanmıştır.

Son ifademi bilinçli bir şekilde kullandığımı itiraf edeyim.

Fetömu devlete sızmıştı yoksa devlet mi Fetöya sızmıştı meselesinde olduğu gibi AK Parti içindeki AKP’liler sözü, ne yazık ki partinin içinde bu davaya yabancı fraksiyonların vahametini ifade etmek için kafi gelmiyor artık.

Seçimin diğer bir kazananı, devletin kudretini şefkati ile beraber göstermekte büyük bir maharet ve inanılmaz bir samimiyet sergileyen içişleri bakanımız Süleyman Soylu olmuştur.

Hem Türkiye geneli olağanüstü performansını, hem de Güneydoğu özelindeki sonuçları, Süleyman Soylu bağlamında yazının ilerleyen kısımlarında ayrıca değerlendireceğim.

Yine bu seçimin en büyük kazananlarından birisi de söz konusu vatansa gerisi teferruattır sözünün kendisinde vücut bulduğu MHP Lideri Devlet Bahçeli ve onun etrafında samimiyetle kenetlenmiş gerçek ülkü sahipleri olmuştur.

Seçimin kaybedenlere gelince..

Herkesin yaptığı şekliyle klasik sayım yapmayacağım.

Seçimin en önemli kaybedeni AK Parti içindeki AKP’liler olmuştur.

Peki, kim bunlar?

AK Parti tabanındaki oy potansiyeline neşter vurulmasına rağmen kendilerine dokunulamayan kripto fetöcular ile Erdoğan isminden yıllarca nemalanan ve Erdoğan’ın samimimi politikalarını İngiliz-İran sinsiliğinde ve zaman zaman Kürtçülüğü de kullanarak tersine akıtmakta mahir önceki hükümetten seçkinler grubunun güçlendirdiği İslam-cılar

Her ikisine parti oy potansiyeli olarak baktığınızda kocaman bir hiç,  genel merkez ve teşkilat gücü olarak baktığınızda ise hala çok güçlü ve hatta diyebilirim ki 17 Aralıktan bu yana fetö meselesinde derin damara dokunmak yerine hem AK Parti hem MHP tabanını eritme politikası uygulama kapasitesine sahip etkin ve yetkin isimler.

Erdoğan sonrası siyasi şekillenmeden nasiplenmek isteyen bu iki kripto grubun perde arkasından medet umdukları CHP, HDP gibi partiler ve bilumum terör örgütlerinin de kaybedenler safında olduğunu söylemeye hacet yok sanırım.

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe deyip gelecek yazımızda aynı konuyu biraz daha derinlemesine işleyelim.

Sağlıcakla kalın.

@akgulahmet

evet-hayir-referandum