Seçim ve HDP Seçmeni

7 Haziran genel seçimlerine iki hafta kaldı.

Yaklaşık 15 gündür bölge illerine rutin ziyaretler gerçekleştiriyorum. Bölgenin seçim havasını solumak üzere Siirt, Batman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Şırnak illerine gittim.

En son geçen hafta USTAD’ın organizesi ile başlatılan 1.Uluslararası Kasımiye buluşmalarında Siirt, Şırnak, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Malatya, Bitlis, Bingöl ve Gaziantep illerinden saygın akademisyen ve STK temsilcisi dostlarla bir araya gelme ve bölgeyi konuşma fırsatımız oldu.

Hatırlarsanız 30 Mart seçimleri öncesi yine bölgeyi dolaşmış ve Diyarbakır, Şanlıurfa Batman gibi illerde sokaklar bayrak ve çeşitli süslemelerle ana baba gününe dönmesine rağmen Mardin’in seçimlere katılmayacakmış gibi bir görüntü sergilediğinden bahsetmiştim.

Bu seçim biraz daha hareketli ama özellikle HDP cephesinde heyecan ve inanç tavan yapmış durumda.

Diyarbakır’da seçim lokali hazırlığı yapan HDP’lilere yanaşıp “Ne olacak seçim sonucu, barajı aşacak mı?” diye soruyorum.

Sorudan belli ki canı sıkılıyor partililerin. “Sen daha orda takıldın abi” diyor birisi..

Bir diğeri: “Sen barajdan bahsediyorsun, konuşma daha iyidir diyor. Baraj önemli değil ki..!”

Barajı geçeceklerine dair öyle bir inanç var ki, ben de bilerek anlamazlıktan gelip “Barajı geçmesek bile önemli olan seçimdeki varlığımızı ıspat etmek diyorsunuz yani” şeklinde üsteliyorum.

Bir tanesi dayanamayıp atılıyor. “De git sende lo..! Biz diyoruz en az 14, sen daha diyorsun baraj…”

Benzer bir deneyimi Batman’da, Viranşehir’de, Şırnak’ta yaşıyorum. Sonuç değişmiyor. %12-14 arası..

Yani HDP tabanı için aşağısı kurtarmıyor.

Batıda neler olup bitiyor çok umurunda değil.

Partinin Gayları, Lezbiyenleri, Ermenileri, koyu sol Alevileri, Ateistleri beyin takımına mı, mutfağa mı yerleştirdiği onu çok ta ilgilendirmiyor.

Güneydoğudaki ciddi Sünni Kürt seçmen kitlesi olarak kendilerinin dolgu malzemesi olarak kullanıp kullanmadığına dair hiç endişesi yok.

Üst akıl kimdir kim değildir sorgulama ihtiyacı bile duymuyor.

Sadece bu parti bizimdir diyor, başka bir şey söylemiyor.

Seçim büroları günün herhangi bir saatinde bile gitseniz ana baba günü..

Öyle organize ki, sanki büroları bekleme günleri bile belirlenmiş gibi.. Ya görev istemiş, ya da verilen göreve itiraz edilmeden öylece beklenip kalabalık yapılmakta.

Seçimin olmazsa olmazı şarkılar türküler ise işin cabası..

Parti arabaları sürekli turlar atmakta..

Hele o arabalar geçerken işini bırakan, kucağındaki çocuğu tek eline alıp zafer işareti diğer eliyle yapan kadınlar yok mu?

Hiç kimse bunun için özel ödenek geldiğine dair bir safsata içine girmesin.

Hadi kalabalık oluşturma durumları kısmen mahalle baskısı (yada utancı) diyelim ama hiç kimse birebir markaj yapanların bunu gönülden yapmadığını söylemesin.

Mesela Mardin’de kapı kapı dolaşıyorlar. Hem de 2 ayrı seferde kapı çaldıkları oluyor. İlki mahalle sorumlusu ve ekibi, ikincisi apartman sorumlusu olsa gerek.. Beraberlerinde belediyeden bir görevli olduğunu söylüyor ve soruyorlar “HDP’den memnun musunuz? Herhangi bir şikayetiniz var mı? Belediyemizin hizmetlerini beğeniyor musunuz? Önerileriniz nedir?” vesaire vesaire..

Bunu yapan paralı şirket elemanı değil.

Aylıklı parti elemanı da değil..

Tamamen zafere inanmış gönüllüler ordusu..!

İkna komisyonlarından tutun da sosyal medya ordusuna kadar her şey gönüllülük üzere..

Tıpkı 1990’lardaki Refah tabanının azmi gibi..

Tıpkı AK Partinin kuruluş dönemi inancı gibi..

İnandıkları değerlere ihlas ve azimle sarılarak yapıyorlar işlerini..

İster, gittikleri yolun yol olmadığını söyleyin.

İster yalan üzerine politikalar ürettiklerine dair iddialarda bulunun.

İster, ideolojilerinin Kürt gelenek ve göreneklerini tarumar ettiğini söyleyin.

İster, hükümet çözüm süreciyle birlikte onlara fazlasıyla imkan verdi ve tam tersine bizlere alanı daralttı deyin.

İster batıda ayrı, doğuda ayrı bir politika ile seçmenlerine hile yaptıklarını söyleyin.

İster, Kemalist CHP reflekslerinin aynısının HDP üzerinden bölgede hortladığını söyleyin.

İster, PKK’nın diğer partilere karşı mahalle baskısı oluşturduğunu söyleyin.

İster, alsa alsa ancak %8 alır yerine oturur deyin.

Ne derseniz deyin batıdaki LGBTİ-Q seçmeninden doğudaki Kürt seçmenine heyecan seviyesini aynı tuttuklarını kabul edin..

Ne derseniz deyin ama her seçimde birbirine daha da kenetlenen bu tabanın katlanarak artan azimlerine şapka çıkartın.

Şapka çıkartmak oy vermek değildir ha..!

Parti ideolojilerine iman etmek te değildir.

Su koyuvermek hiç değildir.

Sadece Sezar’ın hakkını Sezar’a vermektir.

Sen çıkarttın mı diye soranlara cevabım:

-Parti ideolojisiyle genlerimiz uyuşmuş olsa, bu derece inanmış kitle ile neler yapamazdım ki..!

Değil Güneydoğuyu, Dünyayı bile fethetmeye kalkardım.!

Sağlıcakla kalın

@akgulahmet

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir