Savaş Ahlakının Tarumar Edilişinin Miladı: HİROŞİMA VE NAGAZAKİ – 3 (Günümüz Zebanilerinin akıttığı İlk Cehennem Kusmuğu)

 

72 Yıl Önceden Bugüne: Değişmeyen Batı Zihniyeti

Yazının bir önceki serisinde Tarihin İlk Cehennem Kusmuğu için Neden Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinin tercih edildiğinden Amerika’nın vicdan azabı yerine memnuniyet duyduğundan bahsetmiştik.

Aradan geçen 72 yıla rağmen batı zihniyeti ve Amerika’da değişen hiçbir şey olmamıştır. Bugün Irak, Libya ve Suriye başta olmak üzere İslam coğrafyasının her köşesini özgürlük ve barış getireceğim vaatleriyle işgal eden ve gerektiğinde el altından terör örgütleri ve kukla hükümetlere kimyasal silah kullandırtan batının 72 yıl önceki söylemi ile bugünkü söylemi arasında bir fark bulunmamaktadır.

Nitekim katliam denemesinin başarıyla gerçekleştiğine sevinen Churchill’in anılarında “Biz birdenbire Doğudaki katliamı durdurabilecek bir güce erişmiş gibiydik. Aynı fikirlerin şu anda Amerikalı dostlarımın kafasından da geçtiğinden hiç kuşkum yoktu. Her halükarda, atom bombasının kullanılması gerekliliği konusunda hiçbir tereddüt yoktu. İnsanlığı ne kadar süreceği belli olmayan büyük bir katliamdan kurtarmak, savaşı sona erdirerek dünyaya barışı getirmek, işkence, zulüm ve inanılmaz ıstırap ve acı içerisinde kıvranan insanlara, iyileştirici bir el uzatmak için atom bombasını kullanmak bir mucizevi kurtuluş gibi gözüküyordu.” Şeklinde ikiyüzlü politikalarının o günden başladığını gösteriyordu.

Ruslar da Bu Katliama Ortak mıdır?

Yazıya son vermeden evvel, Rusların bu katliamın dolaylı sebebi olduğuna dair iddialara değinmekte fayda var.

Her ne kadar tarihi kayıtlara “devam eden savaşı Japonlar bitirmek istemediği için atom bombası kullanıldı” şeklinde not düşüldü ise de, işin arka planında bu savaşın bitmesini asıl istemeyen devletin Rusya olduğu ve Amerika’nın bu bombayı Rusların Kuzeyden güneye doğru ilerlemeye son vermesi amacıyla gözdağı olarak kullandığı da konuşulmaktadır.

Özellikle Stalin’in ısrarla Japonya’dan kendileri için de pay istemesinin Amerika’nın işine gelmediği ve bu durumun Japonya’ya atom bombası atılmasının nedenlerinden biri olduğu belirtilmektedir.

Hatta tarihçi Ward Wilson 2013 yılında Foreign Policy (FP)de yayınlanan “Japonya’yı Bomba Değil Stalin Yendi” başlıklı araştırma yazısında  “Ağustos 1945’de, ABD’nin 4 yılda başaramadığını Kızıl Ordu 4 gün içinde başarmak üzereydi” şeklinde bir takım iddialarda bulunmuştur.

Kronolojik bir göz geçirme yapacak olursak,

6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılan ilk bombanın hemen ardından 8-9 Ağustos tarihinde Sovyet Kızıl Ordu’nun Doğu seferi başlamıştır.

9 Ağustos 1945’te Nagazaki’ye atılan ikinci bombanın ardından Japonya, 15 Ağustos’ta Müttefiklere kayıtsız şartsız teslim olduğunu açıklamış, Sovyet Kızıl ordusu 2 Eylül’de bunun üzerine doğu operasyonunu sonlandırmıştır.

Sovyet Kızıl Ordu’nun kuzeyden durdurulamaz ilerleyişi, bombanın hızlıca denenmesinde etkili olmuş ve iki kutuplu dünyadaki nükleer güç gösterisi ve gözdağının ilk kurbanı Japon halkı olmuştur.

Truman ve Churchill’in SSCB’nin gücüne set çekme ve zaten yenileceği kesin olan Japonya’nın topraklarını onlarla paylaşmak istememesine dair hırsı yüzünden bu iki şehirde 130 binden fazla sivil halk parçalanarak, yanarak ve külleri havaya savrularak can vermiştir.

Sağlıcakla kalın

@akgulahmet