Sandık Sonucunu Erdoğan Aleyhine Okumak

Hemen hemen herkes AK Parti’nin oy kaybına dair bir şeyler yazdı.

Kimisi oh olsun nev’inden yazılar kaleme aldı ki siyasi rekabette bu tutum doğal karşılanabilir.

Kimisi parti bakışıyla özeleştiri yapmaya çalışmış. Bu da doğal bir durum sayılabilir.

Birde amansız bir nefretle iki gündür Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı zafer naraları atıp duran ve bunlara AK Parti’liymiş gibi davranıp ne idüğü belirsiz gelecek hesaplarıyla eşlik edenler var ki, anlaşılan bu güruha ne tevazu, ne empati fayda etmiyor.

Bu muhalif kalemşörleri görünce HDP’nin gösterdiği seçim başarısı ve nedenlerine dair bir güzellemeyi kenara bırakıp ben de sandık sonucunu Erdoğan üzerinden değerlendirmeye karar verdim.

Lafı fazla dolandırmaya gerek yok.

Bu hastalıklı grubun iddiasının aksine 7 Haziran seçiminin ilk galibi Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Son 5 yılın genel seçim sonuçları gayet açık.

Erdoğan’ın başını çektiği 2010 referandum oylamasında millet tam %58 evet oyu verdi.

Erdoğan’ın başında olduğu AK Parti, 2011 genel seçimlerinde tam %50 oy aldı

Erdoğan’ın ismiyle girdiği 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminden tam %52 oy aldı.

2015 seçimlerinde AK Parti’nin başında olmamasına rağmen büyük bir kısmı Erdoğan hatırına verilmiş %41 oy ve açık ara birincilikle bu başarı devam etti.

Tablo bu kadar net..

Millet, Erdoğan’ı sahnede olduğu müddetçe sevmeye ve desteklemeye devam edecek.

Erdoğan sahneden sahaya inerse bu destek katlanarak artacak..

İstedikleri kadar, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla mitingler yapmasını AK Parti’nin oy kaybının sebep saysınlar. Ben tam tersini düşünmekteyim.

Tabanın ezici bir çoğunluğu için AK Parti, ümmet için özel bir anlam ifade eden Erdoğan’ın varlığı ile değerlidir.

Erdoğan’ın kendisini sıyırıp alaka göstermeyeceği bir AK Parti, bu taban için hiçbir anlam ifade etmez ve seçmen kendisine daha yakın bulduğu bir partiye kayma eğilimi gösterir.

Muhalefet üçlüsü bunu çok iyi görmüş olmalı ki, tüm seçim kampanyalarını Erdoğan düşmanlığı üzerinden sürdürdüler.

Sadece muhalefet üçlüsü değil, İngiltere, İsrail ve yeni enerji koridoru hesapları yapan bir çok ülkenin yüklendiği isim yine Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Erdoğan’a yüklendikçe AK Partiyi zayıflatacaklar, Ak Partiyi zayıflattıkça da Erdoğan’ı Beştepe’de pasifize edeceklerdir. Durum bu kadar basitti.

Tüm yüklenmelere rağmen Erdoğan’ın varlığı ile AK Parti’nin aldığı sonuç %41.

Başarımıdır? Bence başarıdır.

İddiaların aksine, bu sonuçta Erdoğan isminin mutlak katkısı olmuştur.

Sonucu zoraki başarısızlıkla yorumlamayan ve bu başarısızlığın sebebini Erdoğan’ın sahaya inmesine bağlayanların aksine, Erdoğan mitingler düzenlemese, AK Parti’nin alacağı oy çok daha aşağılarda olacaktı.

Acı olan şu ki, Ak Parti içerisinden bir kesim bile, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatına rağmen himayeci davrandığı gerekçesiyle AK Parti’nin oylarında bir düşüş yaşandığını iddia etmekteler.

Ak Parti camiası dışında bu eleştiri zaten vardı. Bu kesimin, Meclis tarafından seçilen ve pasif duruşlarına alışık olduğumuz edilgen Cumhurbaşkanlığını halkın oylarıyla seçilmiş etken Cumhurbaşkanlığından ayırt etmeyi bir an önce öğrenmelerini tavsiye etmekten başka bir çare yok.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın hükümetin işlerine fazla karışmasını kabullenemeyen parti içi ve dışı muhaliflerin olayı iyi kavraması için yeniçerilerin kazan kaldırma hikâyesini okumalarında belki bir yarar olur.

“Hikaye bu ya, yeniçeri aşçısı, pilavı pişirdikten sonra başka bir kaba boşaltıyor, pilav kazanını yıkamaksızın içinde hoşaf yapıyormuş. Haliyle hoşaf hem yağlı, hem pilavlı oluyormuş. Uzun yıllar öyle devam etmiş ve yeniçeriler için hoşafın kalitelisi yağlı ve pilavlı olmasından belli olurmuş. Bir bakıma devlet-i aliyenin cömertliği gibi bir şey. Ta ki bu aşçı ayrılıp yerine yeni aşçı gelene kadar.  Yeni aşçı pilavı yaptıktan sonra kazanı temizce yıkar ardından hoşafı yaparmış. Bizim yeniçeriler bakmışlar ki hoşafta pilav eksildiği gibi yağdan da mahrum kalmaktalar. Yani her bir şeyden kısıldığı gibi nevalelerinden kısılıyor zannedip tarihte meşhur kazan kaldırma isyanını gerçekleştirmişler.”

Hikaye bu ama bizim parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı’nın görevleri tek tek sayılıyor. Önceki Cumhurbaşkanları bu görevleri yerine getirmedi diye doğru bildiğimiz yanlış alışkanlıklar yerini olması gerekene bıraktı diye doğruyu yanlış görmekte ısrar etmenin ne manası var şimdi.

AK Parti’nin %10 civarında oy kaybı, Erdoğan’ın tam anlamıyla sahada olmayışından kaynaklanan bir kayıptır.

Şuna inanıyorum ki Erdoğan yeniden siyaset sahnesine inecek olursa bu kayıp hızla telafi edilir.

Her şeyden önce Erdoğan’ın başkanlığından ciddi tedirgin olan İngiltere ve İsrail’den tutunuzda enerji koridoru ile ilgilenen batının birçok ülkesinde bu seçime duyulan aşırı ilgiye ve bu ilgiyi ünlü medya kuruluşları vasıtasıyla aleni karşıtlık seviyesine taşımalarına hep birlikte şahit olduk.

Kendi stratejilerini belirlemek yerine batının geliştirdiği taktikleri uygulamayı seçen ve seçim kampanyasını Erdoğan karşıtlığı üzerinden ortak yürüten CHP, MHP ve HDP’ye de hep birlikte şahit olduk.

Ama bütün bu tazyiklere karşı Erdoğan’ı yeterince sahiplenemeyen, samimi eleştirileri bile dikkate almayan, özeleştirileri dinlemek yerine, dinlenmeyi tercih eden, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sanayide Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını yapmasına rağmen köksüz bir nesil yetiştiğine dair uyarıları muhatap bile almayan Yeni AK Parti’nin şekillendiricileri hiç mi kendilerini muhasebeye çekmeyecekler?

Paralel konusundaki mücadelede hızını alamayıp parazit yaptığını düşündükleri kurucu ruhu bu popüler gündemle saf dışı bırakarak,  kökünü maziden alıp atiye umutla bakan nesiller yetiştirmek yerine bu krizi makam, mevki ve maddi imkan ganimeti belleyip kendilerine tam tabi olmuş mürit veya üyelerinden başkasına imkan tanımayacak cemaat, tarikat veya vakıfları boşalan bu alanlara hızlıca oturtmaya çalışan süslü söylemlerin sahipleri hiç mi bu oy kaybından mesul değiller?

Karizmanın Erdoğan’dan değil de kendilerinden olduğu gururuna kapılanların aday belirlemede inisiyatifi fazlaca alıp kurucu ruha dışlayan, kuruluşundan bu yana dava bilinciyle çalışanların taltif edilmesi yerine trafikte seyir halindeyken araya sıkıştırılanların gemiyi en evvel terk edeceklerini hesaba katmayanların hiç mi bu oy kaybında suçu yok?

Fazlaca uzatmaya hacet yok.

Sözün özü, tüm bu olumsuzluklara rağmen AK Parti 11. Seçimini de birincilikle tamamlamıştır ve buna sebep olan Recep Tayyip Erdoğan bu seçimin tartışılmaz galibidir.

Sağlıcakla kalın

USTAD  09.06.2015

@akgulahmet