Ordu ve İstihbarat Ne Kadar Yerli ve Milli?
Yazı dizisinin arasına iki soru sıkıştırıp söze devam etmek niyetindeyim.
14 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen, ordumuz ne kadar yerli ve millileşebildi?
14 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen İstihbaratımız ne kadar yerli ve millileşebildi?
Çiçek böcek edebiyatı isteyenler, acı gerçekler yerine göğüsleri kabartacak anlatımlardan hoşlananları bilemem ama yerli ve milli bir stratejik akılla düşünen bir çok insan için her iki soruya gönül rahatlığıyla evet demek ne yazık ki mümkün değil.
Hayatının her dönemi şeffaf bir Anadolu evladı olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yerlilik ve millilik konusunda ne kadar hassas olduğunu hepimiz biliyoruz.
Erdoğan liderliğindeki AK Partinin 14 yıllık iktidarında her ne kadar Savunma ve havacılık sanayi ihracatında ciddi artışlar, savunma sanayisinin millileştirilmesi yönünde ülkenin yüz akı olabilecek devasa projeler hayatiyete geçirilmişse de bu iki kurumun insan kaynağı bakımından millileştiğini söylemek oldukça zor.
Milli savaş gemisi (MİLGEM), ATAK helikopteri, Temel Eğitim Uçağı (HÜRKUŞ), modern piyade tüfeği, milli tank ALTAY, insansız hava aracı ANKA, uzun ve orta menzilli tanksavar füze sistemleri gibi büyük adımlar atılarak ordu ihtiyaçlarının yerli imkanlarla karşılanma oranı yüzde 25’ten yüzde 60’a çıkarıldı.
Yine ulaştırma ve iletişim alanında yüz akı olacak birçok proje devreye girdi.
Lakin bütün bu yerli ve milli hamleler yapılırken, bunları ülke menfaatine kullanacak, gizli projeleri muhafaza edecek batı hayranlığı olmayan yerli ve milli insan kaynağı ya ihmal edildi, ya da son örnekte olduğu gibi İslami kılıfa girmiş CIA projesi haşhaşi bir şebekeye güvenmenin sonucunda hamleler zayi edildi.
Acı bir durum ama 15 Temmuz gibi başarısız bir darbe girişimi için bile CIA’nın 40 yıllık görevde yükselme planlaması yapabildiği bir ordudan bahsediyoruz.
Acı bir durum ama 1980 öncesi geçmişi darbelerle dolu bir ordudan ve bu orduyu darbeler için hazırlayan vesayetçi İngiliz Masonik kliğin etkisinden bahsediyoruz.
Acı bir durum ama başlangıcından bu yana yerlilik ve milliliği, NATO’ya sadakatten geçen, itibarını NATO eliyle yetişilmekte bulan, NATO’nun derinliklerinden gelen talimatla kendi halkının seçtiği iktidar alaşağı etmeye ve gözünü kırpmadan halkına silah doğrultmaya hazır bir ordudan bahsediyoruz.
Peki, 1980 öncesi ve sonrası vehamet ortada olduğuna göre orduda yerli ve milli Anadolu evladı oranı ne kadardır?
Veya bu oran, yeni bir darbe girişimini önlemeye yeterli midir?
Gelelim İstihbarat kalemize..
100 yıldır çeşitli unsurların bir hakimiyet alanı veya kale gibi ele geçirmeye çalıştığı Milli İstihbarat Teşkilatımız ne kadar yerli ve milli?
On yıllarca, ücreti bu kaleden karşılanmak üzere kendi namlarına eleman istihdam eden ve istihbarat yapması gerekenleri eylemci olarak kullanan İngiliz(İran) Kliği ile birçok ortak çalışma yapan MOSSAD’ın etki alanı ne kadar daraltılabildi?
Yakın geçmişte yaşadığımız 7 Şubat MİT Krizi, görünürdeki yüzüyle haşhaşi yapı tarafından ele geçirilmek istenirken Sayın Erdoğan’ın bu akınların önünde göğsünü siper etmesi ile izah edilecek bir mesele midir sadece?
MOSSAD ile CİA arasında Amerika’da bile kıyasıya devam eden muktedir olma mücadelesinin bu krizle bir ilgisi var mıdır?
Bu kriz, bölgede iktidarını kaybetmek istemeyen İngiliz-Masonik kliğin yerel İrancı akımlar eliyle ve Amerikan CIA’in ise yerel haşhaşi yapı eliyle bölgenin hatırı sayılır ülkesi Türkiye’nin istihbarat kalesindeki hâkimiyet kavgası şeklinde değerlendirmek ne derece doğru sonuca ulaştırır.
CIA’nın 40 yıllık bir planlamayla kat ettiği mesafenin son ve en önemli adımında yerli ve milli akıl ne oranda devrede idi?
O süreçte MİT yapılanmasını CIA haşhaşi amaç ve bakışından tamamen farklı bir şekilde yerli ve milli bir pencereden yapılan dostane önerileri Acem karşıtlığı üzerinden paralel argümanı ile eşitlemeye kalkarak asimetrik bir baskıyla bastırmaya çalışanlar kimlere hizmet etmekteydi?
Peygamber ocağı diye gönlümüzde ayrı bir yeri olan ordumuza ve bu vatanı kara kutusu ve göz bebeği olan istihbaratımıza dair bu sorular elbette ki mükemmeli yakalamak amacyla sorulan sorulardır. Eleştirileri dikkate almak yerine niyet avcılığına soyunanlar öncelikle kendi niyetlerini sorgulamalıdır diyor, cevapları sonraya bırakıp konumuza dönüyoruz.
Sağlıcakla Kalın
@akgulahmet
Devamı Gelecek