İsrail İşini İyi Yapıyor

Fütursuz ve sınır tanımaz davranışlarına geçtiğimiz hafta bir yenisini daha ekleyen İsrail, Müslümanlar için oldukça önemli bir mekana, Mescit-i Aksa’ya girdi.

Üstelik postalları ve silahlarıyla birlikte..

Osmanlının en zayıf olduğu bir dönemde mazlum millet kılıfıyla İslam dünyasının göbeğine oturtulan bu yapının üzerinden tam 70 yıl geçti.

70 yıldır Ortadoğu’nun kaygan zemininde kuralını kendisinin belirlediği acımasız ve gaddar bir savaşı hep sürdürdü.

70 yıldır İslam alemi ve tüm dünyanın gözü önünde Müslüman Filistin halkına kan kusturarak topraklarını genişletti.

70 yıldır her seferinde farklı fitne ve fesat tohumları ile Arapları birbirine düşürüp diz çöktürtmeyi başardı.

Daha öncesi yazılarımda sürekli şu konuya dikkat çekmekteydim.

Filistin toprakları üzerinde genişleme planını başarıyla yürüten bu illegal yapı son yıllarda İslam dünyasının uyuşukluk derecesini test edercesine caniyane zulümlerini arttırmış durumda..

Dikkat ederseniz attıkları her bir adım, bir öncekinden daha acımasız ve daha incitici..

Hepimiz bu şiddet ve baskıcı durumun mübarek gün ve gece dinlemeden artarak devam ettiğini izliyor muyuz? İzliyoruz..

Hepimiz son 5 yılın ramazanında, güya İslam dünyasında dini duyguların zirve yaptığı bir mübarek ayda sivil Müslüman katliamını fütursuzca yaptıklarına şahit oluyor muyuz? Oluyoruz.

Peki ne yapıyor İslam Dünyası?

Birbiri ardına kınamalar, birbirinden süslü açıklamalar, muhatabına ancak karınca kararınca rahatsızlık veren gösteriler..

Elbette bu gösteriler samimiyetin bir nişanesidir.

Elbette yapılan her açıklama ve kınama bu durumdan rahatsızlığı gösteren bir tarafgirlik durumudur.

Ama dikkat ederseniz yapılan hiçbir kınama, hiçbir açıklama İsrail’i rahatsız etmiş görünmüyor.

Belki dikkatini çekiyor ama bir sonrakinde daha fütursuz davranmasına, şiddet sarmalına devam etmesine mani olmuyor.

Tıpkı ramazan aylarında şiddeti daha da arttırdığı gibi,

Tıpkı geçtiğimiz hafta dünyanın gözü önünde Müslümanlar için Kabe’den sonra en kutsal mescit hükmündeki Mescid-Aksa’ya asker postallarıyla daldığı gibi..

Peki ne yapmalı?

Müslüman ülkeler tezlerini küçücük bir parçaya sıkıştırılmış Filistin topraklarının meşruiyeti yerine İsrail’in meşruluğunu tartışmaya açmalıdırlar.

Terörist devlet mantığını anlamış değilim.

Terör hareketi uyguluyorsa terörist devlet değil, terörist örgüt olur.

Eğer terör ruhuyla hareket eden ve alan genişleten bir gruba devlet demişseniz yaptığını da meşru mudafa olarak kabul etmek zorunda kalırsınız ki dünya kamuoyunun terör listesinin başına oturttuğu birçok yapının ilan ettiği devletleri İsrail’e oranla hayli hayli meşru olur.

Oysa İşgal ve genişlemesini acımasızca sürdüren İsrail, bütün bu terör eylemlerine rağmen maalesef birkaç ülkenin dışında Müslüman birçok devletin tanıdığı bir yapı..

Bir bakıma Siz hem terör devleti deyip, hem de siyasi ekonomik sosyal her türlü ilişki içerisinde kalmaya devam ettikleri, terör(ist devlet)le işbirliği yaparak ilkelerini çiğnedikleri bir yapı.

Dolayısıyla kafaların İsrail’in terör örgütü mü yoksa terör devleti mi olduğu konusunda netleşmesi her şeyden evladır

“Ey İsrail Mesci-i Aksa’dan Elini Çek” Moduna Girdik. Hayırlı Olsun

Bu gün kınaya kınaya geldiğimiz nokta maalesef çok acı.

Bir kanser tümörü gibi çevrede yayılan İsrail’e yaptığımız kınamaların, açıklamaların, gösteri(ş)lerin sonucunda geldiğimiz nokta: Bu bölgeden defol yerine “ey İsrail Mesci-i Aksa’dan elini çek” moduna dönmüştür.

Kuran’ı Kerim İsra Süresi 1. Ayetinde “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir.” Ayetine dikkat edilirse kutsal olan sadece Mescidi Aksa değil, “çevresini mübarek kıldığımız” şeklinde söz edilmekte. Mescidi Aksa’nın çevresi ise Kudüs ve çevresidir.

İslam dünyasındaki uyuşukluk seviyesi ve his kaybı bu gidişatla devam ettikçe, yarın, bugün yapılanlara bile rahmet okutacak gelişmeler yaşanacaktır.

Siyonizm “bugün varsak, yarınlar için daha fazlası olmalıdır” politikası ile bölgede varlığını sürdürdüğüne göre İslam ülkelerinin korkarım bu aşamadan sonra şunu dillendirmeye başlayacak:

‘Ey İsrail elini/dilini Kabeden çek..!’

Veya Golan’dan başlayan ve Suriye içlerine doğru yayılacak hesaplar içerisine girdiğinde,

Filistin topraklarına bulaştıktan sonra kolay lokma gibi sürdüğü Filistinlilerin yeni yerleşim yeri olan Ürdün’e doğru sınırlarını genişletmek istediğinde,

Suriye topraklarında, Kürt bölgelerinde arzı mevut amacını gerçekleştirmek için iyi bir sınır ötesi operasyon zamanlaması olduğunu düşündüğünde,

“Ey İsrail ne olur elini yakamdan, namusumdan çek..!’

Bir bakıma ezilmişin, rica ve yakarış modu..

Yine hatırlatıyorum: İslam dünyası top yekûn bir tavır değişikliğine gitmezse öyle görünüyor ki tüm bunlar 2048 öncesi 30 yıl içerisinde gerçekleşecektir.

Bu gün Mescidi Aksa’da his testi yapan İsrail, yarın Müslümanların en kutsal mekânın olan Kâbe’ye yapılacak olası saldırının planlarını elbette yapıyordur.

Ebabil kuşu beklentisine giren safdillere şunu hatırlatayım ki Ebabil yardımı Kur’an hükümlerinin inmemesine rağmen hanif inancını devam ettiren insanlara yardım içindi.

İslam ile izzet bulduktan sonra bu izzeti zilletle değişenlere,

Filistin’de kalan toprak parçası küçüldükçe sadece oturup ağlaşanlara,

Bir yandan Devlet olarak tanıdığı İsrail’i lanetleyen, bir yandan afiyetle Cola’sını yudumlayanlara,

Dar ve basit dünyevi makam ve çıkarları uğruna haksız yere cezalandırılan kardeşinde hakkın zerresini bile aramak bulmak istemeyenlere,

Batının kuklası ve geçim kaynağı olan Araplar..

Bağımsızlık uğruna uzanan İsrail elini  insancıl bulup tartışılmasını bile abes bulan Kürtlere,

100 yıldır ağzında sakız gibi “Büyük devlet” sözünden başka bir söz söyletilmeyen Türklere,

Her biri ayrı bir barda ayrı bir nedenle sarhoş edilen ve bu yüzden sadece saldırganın cephe görevlisi gibi insani yardım taşımaktan başka işe yaramayanlara değil..

Elbette batının bir hesabı varsa Allah’ın İslam ülkelerinin kendine geldiği, arasındaki ayrılık gayrılıkları bir kenara iterek birleşecekleri güne dair bir hesabı da vardır.

En yakın zamanda izzet ile 100 yıl daha sürecek bir zillet arasındaki tercih İslam dünyasının elindedir..

Sağlıcakla kalın

@akgulahmet

USTAD 11.11.2014