İlk veya Son Meclis: TBMM

Sultan Abdülhamit tarafından halkın devlet yönetimime temsilcileri vasıtasıyla dâhil edilmesine imkân sağlayan bir anayasa hazırlanması, Osmanlı yönetim tarihi açısından önemli dönemeçlerden birisi sayılabilir.

1876’da kabul edilen Kanun-i Esasi ile birlikte her ne kadar yazılı bir Anayasa ve meşruti bir idareden oluşan meclis teşekkül ettirilmişse de, gelişen iç ve dış olaylar sistemin normal şartlarda çalışmasına pek imkan vermemiştir.

Bütün bu imkansızlıklara rağmen, Kanun-i Esasi’den Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulduğu 1920 yılına kadar geçen sürece ve devlet siyasi yapısı ile ilgili birçok farklı denemeye baktığımızda, gerek parlamenter sistemin teşekkülü, gerekse çok partili siyasal yaşamın Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkmış gelişmeler olmadığını, bizzat Osmanlıdan miras olarak Cumhuriyete intikal ettiğini söylemek mümkündür.

Meclis-i Mebusan’ın kurulmasının ardından İttihat ve Terakki, Fedakaran-ı Millet Cemiyeti, Osmanlı Ahrar Fırkası, Fırka-i İbad, İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti, Heyet-i Müttefika-i Osmaniye, Mutedil Hürriyetperveran Fırkası, Islahat-ı Esasiye-i Osmaniye Fırkası, Ahali Fırkası, Osmanlı Sosyalist Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Halaskar Zabitan Gurubu ve Milli Meşrutiyet Fırkası gibi partilerin varlığı Cumhuriyet öncesi çok partili siyasal tarihimiz açısından önemli sayılabilecek gelişmelerdir.

  1. Mebusan Meclisi olan son Osmanlı Meclisi için seçimler, dış müdahaleyi sağlamak için seçimlere katılmayan Ermeni ve Rumların şaibeli davranışları altında 1919 yılında yapılmıştır.

1919 genel seçimleri Osmanlı Devleti’nde yapılan altıncı ve son genel seçimler olmuştur.  Anadolu’da yapılan seçimlerde Mustafa Kemal Paşa Erzurum’dan, Millî Mücadele Hareketi’nin diğer önemli ismi Rauf Bey ise Sivas’tan adaylığını koymuş ve milletvekili seçilmiştir.

Seçimin ardından Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a gidecek milletvekillerine Meclisi Mebusan’daki tüm çalışmaları yürütecek bir Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti oluşturulması, Meclis başkanlığına kendisinin seçilmesi, Sivas Kongresi kararlarının onaylanması ve Misak-ı Millî kararlarının kabul edilmesi yönünde gerekli talimatları vermişti

12 Ocak 1920’de gerçekleştirilen ve sadece 72 mebusun iştirak edebildiği ilk meclis toplantısına güvenlik gerekçesiyle katılmayan Mustafa Kemal Paşa meclis başkanlığına seçilmediği gibi, Müdafaa-i Hukuk Grubu yerine de Felah-ı Vatan adı altında farklı bir grup kurulmuştu.

Bunun Milli Mücadele için oldukça tehlike oluşturacağı gerekçesiyle kızan Mustafa Kemal Paşa, Ankara toplantılarında söz verip yerine getirmeyen mebuslar için; Sözlerinde durmayan bu efendiler imansızdırlar. Korkaktırlar, cahildirler.” şeklinde ağır sözler sarf etmişti.

İstanbul’un işgal tehdidi altında bulunduğu ve mebusların can güvenliğinin olmadığı bir ortamda toplanan son Osmanlı Meclisi Mebusanı, her ne kadar kısa ömürlü olmuşsa da, özellikle Osmanlı Devletinin asgari barış şartlarını belirleyen ve Kurtuluş Savaşı’nı verecekler için çok büyük önem taşıyan Misak-ı Milli’yi 28 Ocak 1920 tarihli Reisvekili Hüseyin Kâzını Beyefendi başkanlığındaki oturumda kabul etmekle büyük bir vazifeyi icra etmiştir.

Nitekim Misak-ı Milli’nin kabul edildiği son oturumun hemen ardından 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul işgal edilerek meclis dağıtılmış ve yakalanan bazı mebuslar Malta adasına sürgüne yollanmıştı.

Kısa süren ömrüne rağmen VI. ve son Osmanlı Mebusan Meclisi için en büyük iftihar, Misak-ı Milli’nin kabul edilerek yayınlanması ve daha sonra Ankara’ya geçen mebusları aracılığıyla yeni Millet Meclisinin (TBMM) hizmetlerine devamına büyük katkı sağlaması olmuştur.

Meclisi Mebusanın İstanbul’un işgaliyle birlikte dağıtılmasıyla güvenli bir ortamda bu meclisin yeniden açılması zaruri hale gelmiştir.

İstanbul’da bu gelişmeler yaşanırken Mustafa Kemal Paşa Ankara’da kurulacak meclis için ülke çapında yeni seçimler yapılması ve işgal güçlerince kapatılmaya zorlanan Osmanlı Mebusan meclisinden gelecek mebusların da bu mecliste görevlerine devam edebilmesi yönünde çalışmaları hızlandırdı.

Son Osmanlı Mebusan Meclisiyle isim değişikliği dışında bir farklılığı olmadığı için 7. Meclis denebilecek TBMM, hem yeni seçilen hem de İstanbul’dan gelen vekillerin katılımıyla 23 Nisan 1290 tarihinde TBMM Hacı Bayram Cami’sinde kılınan Cuma namazı ve yapılan dualarla Ankara’da açıldı.

Ankara’da yeni kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin son Osmanlı Mebusan Meclisinin devamı sayılabileceğine dair kuvvetli delillerden birisi 6 il değişikliği dahil olmak üzere tam 92 milletvekilinin Meclisi Mebusan’dan TBMM’ye geçmesi sayılabilir. Daha kuvvetli delil ise, İstanbul’daki Meclisi Mebusan’ın etrafının işgal güçlerince sarıldığı saatlerde görüşmesi yarım kalan kararın Ankarada teşekkül eden yeni meclisin ilk oturumunda ele alınması ve yeni meclisin bir numaralı kararı olarak kabul edilmesidir.

Mebusan Meclisinde söz alan Sinop Milletvekili Rıza Nur Bey: “Efendiler. Mühim bir ân-ı tarihi yaşıyoruz. Bu devlet ve millet bu zamana kadar böyle büyük bir musibete duçâr olmamıştır.” Demiş ve 17 arkadaşı ile beraber verdiği önergeyle meclisin daha güvenli ve özgür bir ortamda yeniden toplanmasına kadar meclis görüşmelerin tâlik edilmesini (ertelenmesini) teklif etmiş ve bu önerge oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önergede Meclis kapatılmamış ve sadece görüşmeler tâlik edilmiş (ertelenmiştir) ki, Ankara’da 23 Nisan günü olağanüstü koşullarda açılan TBMM, İstanbul’da tatil edilen meclisin devamı niteliğinde görevine başlayarak ilk kabul ettiği yasa 18 Mart günü tatil edilen İstanbul’daki Mebusan Meclisinin o gün görüşeceği vergi yasası olan Ağnam yasası olmuştur.

Toplumun her kesiminden temsilcisinin bulunduğu demokratik bir meclis olarak tarihe geçen TBMM mebuslarının büyük çoğunluğu yapılacak milli mücadeleyi saltanatın yeniden tesisi için bir araç olarak görmekte ve manevi gücü arkasına alan halifenin devletin başında kalmasından yana tavır sergilemekteydi.

Hasıli, ilk Osmanlı Mebusanının uzun tatilinden ardından açılan meclisler birbirini takip etmiş ve son olarak TBMM ile devam etmiştir. Bu yüzden olmalı ki,  Ankara’da teşekkül ettirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), birçok tarih araştırmacısı tarafından farklı bir meclis değil diğerlerinin devamı ve tarihimizin 7. Meclisi sayılmıştır.

 

Sağlıcakla Kalın

@akgulahmetmisaki-milli