Bölgede Demografik Dönüşüm Planı mı Var? – 4

Konuya giriş mahiyetindeki serinin 3 yazısını bu sitede paylaşmıştım.

Aslında Suriye için bu gün oldukça hızlı bir şekilde gerçekleştirilen bu proje Osmanlı mirasını devralan Anadolu için çoktan başlatılmıştı. 1900’lü yıllardan bu yana Anadolu’nun doğusunda Muş’un bazı ilçelerinden tutunuz da Mardin Nusaybin ve Kızıltepe ilçelerinin, Sason’un, Hasankeyf’in ve daha onlarca il ve ilçenin oldukça kısa sayılabilecek (son yüzyıllık) zaman diliminde etnik demografik bir asimileye tabi tutulduğunu hepimiz biliyoruz.

Şunu net belirteyim. Bu projenin başrolünde gibi görünen Kürtler, bilinenin tersine etken değil, rolü eline tutuşturulmuş edilgen bir topluluk durumunda.

İslam’ından bugüne kadar hiçbir şekilde taviz vermeyen Kürtler, doğu ve batı arasında ortak işletilen sistem tarafından hem Müslüman, hem Kürt olmaları hasebiyle öteden beri dışlanageldiler.

Fakat İslami bilinci zaman içerisinde zayıflatılmış ve etnik özgürlük sarhoşu ettirilmiş kesimler ise kendisine ait zannettiği senaryoda tamamen bilinçsiz bir sürüklenme yaşamakta.

Tıpkı şimdi bölgede yaşanan hendek hadisesini veya Suriye’nin kuzeyindeki hızlı hareketlenmelerini Kürtler planlamadığı gibi geçmişten bu yana bölgede uygulanan plan da onlara ait değil.

Maalesef halk mağdur ve batının petrol hesabı uğruna etrafını saran milletlerde oluşacak nefret çemberinin arasına atılmış şuursuz bir figüran…

Kendi lehine imiş gibi estirilen bir havada toplum mühendislerinin istediği kıvama gelen kadar 100 yıldır bir o yana bir bu yana savrulup duruyor.

1990’lı yılları hatırlarsınız.

Derin devlet ile örgüt arasında sıkışıp kalan halk soruna kalıcı çözüm bulmaktansa baskı kurmayı yeğleyen derin devlet yüzünden şehirlere göç etmek zorunda bırakılmıştı.

Bu göç, hem şehirlerdeki demografik yapıyı bozmaya, hem de köyden şehre ani göç yaşatıldığı için kendini mağdur hisseden halkı seküler tedribat süzgecinden geçirmeye yönelik oldukça akıllı bir plandı ve tuttu.

Köyde iken örgüt ve devlet ortaklığıyla yaşatılan travmayla etnik duyguları tavan yapmış bu insanlar şehre indiklerinde kendilerini seküler anlayışı etnik dille harmanlayıp zerk eden bir yapı ile karşılaştılar.

Özellikle de laik olduğunu dünyaya ilan eden Türkiye’yi sanki İslam’ın temsilcisi imiş gibi anlatıp, bu yaşananların da İslam’la olan alakalarının bir cezası olduğuna inandırmaya çalıştılar.

Uzun yıllar süren İslam düşmanlığı propagandası bir kısmında tuttu ise de bir kısmında tutmadı.

Düğümün koptuğu nokta da zaten burası..!

Şu an bölgede yaşan hendek ve göç hadiseleri planın bir üst aşamasından ibaret.

Hem faşist hem din düşmanı olarak militanlaşmış bir kesim şu an kardeşlik mefhumundan çok uzakta her türlü çatışmaya hazır beklerken, bütün propagandalara rağmen kardeş kardeş hakların karşı karşıya gelmesini uygun görmeyen ezici çoğunluk için hendek devreye sokuldu.

Yani doğuda yeni yerleşimcilere alan açarken İslami kimliği ortada gidip gelenleri bölgedeki Arap yerleşim yerlerine gitmelerini sağlayıp, yine İslami kimliği güçlü olan kesimleri de batıya doğru sürmek.

Peki, ne olacak? Olacağı belli.

Batıya göç eden Kürtleri Türklerle karşı karşıya getirip yeni insan kaynağı oluşturmak.

Bölgesinde yaşanan zulümden kaçan Müslüman Kürtler yine Müslüman kardeşim diye bildiği batıdaki Türk’e sığınacak.

Sığınacak sığınmasına ama esas tehlike orada başlıyor.

Her bir ilçesi doğuda yaşanan kirli savaşta birkaç şehit verdiği için aşırı duygusallaşmış batı şehirlerindeki Türklerle karşılaşmasında çatışma kaçınılmaz olacak.

Sonrası mı? O da belli.

Irkçılığı ve çatışmayı reddeden Müslüman Kürtlerden arındırılmış ve faşizan emelleri tavan yapmış kızıl komünist bir bölgeye ilaveten.

Türklerle duygusal bir kırılma yaşamasına rağmen çatışmalı ortamı benimsemeyip bölge içinde Arap ağırlıklı yerleşim ve benzeri sakin sayılabilecek yerlere yerleşen ama orada bulunan toplumla yeni bir kırılma yaşatılmaya müsait kesim üzerinden Kürtler dışındaki diğer etnik unsurların zihinsel dönüşüm baskısına tabi tutulacağı veya tahliye edileceği yeni bir bölge

Bölge dışına göç ettirilmiş Müslüman Kürtleri Türklerle çatıştırarak etnik duygularını yükseltmek ve etnik duyguları tavan yapmış Kürtleri tıpkı 90’lı yıllarda olduğu gibi sol seküler bir zihinsel dönüşüme tabi tutmak.

Ardından İstanbul, İzmir hazır potansiyeli ile bölge üçgeni arasında dağılmış bu parçaları birleştirip Anadolu üzerinde komple mühendislik planını uygulamak.

Ne sanmıştınız? Bu plan Kürtlerin planı mı sanmıştınız?

Yoksa şu an ki bölgeyle sınırlı kalır da son çare olarak bir uzvumuzu daha kopartıp kurtuluruz mu sanmıştınız?

Ya da mazisi olmamasına rağmen Cumhuriyet döneminde türetilen Alevi Kürt bilmecesi ile başlatılan bu planın şartları iyice olgunlaştığında kripto ecnebi kimliğini Anadolu’nun dört bir tarafında Türklük adı altında gizleyenler bu plana ortak olmayacak mı sandınız?

Tam tersi… Devlet eliyle 100 yıldır bir türlü laisize edilemeyen ve 100 yıl önceden bu günlere taşıdığı toplumsal hafızası bir türlü söndürülemeyen Anadolu insanı bölgeyi seküler dizayna tabi tutan örgüt ve batıdaki bu ortakları eliyle hem laisize edilecek hem de hafızası İslam öncesi Anadolu’ya varıncaya kadar tümden yok edilecek.

Kısacası, oyun kurucunun bilerek mağdur ettiği Kürtler üzerinden oynanan bu oyunun finali tüm Anadolu’yu zihinsel bağlamda ele geçirmek şeklinde adım adım ilerliyor.

Anadolu’yu Sünni İslam dünyasından kopartmanın diğer bir adımı olan İran-Akdeniz koridorunda Şii-Kominist bir duvar tamamlanmak üzere.

Bölge seküler yapının hâkimiyeti altında ve bu koridorla öteden beri işbirliği içerisinde.

Şimdi sıra, Sünni İslam dünyasıyla bağları kopartılmış Anadolu’yu ele geçirmek..

Türkün İslam öncesi Şamanizm hatıralarının canlandırıldığı, Kürt’ün Zerdüşt’le yatıp kalktığı İslami izleri tek tek yok edilen Gayri Müslimlerin hakimiyetinde bir Anadolu..

Hem “bizim derdimiz ayrılmak değil” veya “hiçbirimiz İstanbul’dan, İzmir’den kopmak istemez” sözünü hep duyarız ya..

O sözü gerçekten ayrılmak istemeyen çok samimi insanlar da kullanıyor ama Anadolu’yu 1400 yıl önceki küfür diyarına dönüştürme ihalesini almış olanlar şimdilik bu samimi sözleri bile teskin edici bir ilaç gibi kendi lehine kullanıyor.

Çünkü batı ve işbirlikçileri, İslam coğrafyasında yaşayan halkları birbirine bağlayan yegâne unsurun İslam olduğunu çok iyi biliyor ve 100 yıl önce uygulamaya koyduğu planın şimdi final zamanı..

Ya kendimize gelir 100 yıllık zilleti izzete inkılap ederiz. Ya da etnik taassubumuzla kalıp bu zillete yüzlerce yıl daha ilave ederek gelecek nesillerimizi zayi veya köle ederiz.

Çok şey var anlatılacak ama anlamak isteyenler için şimdilik bu kadar

Sağlıcakla kalın

ustad.org.tr

@akgulahmet