Akgül: Kadına Şiddet İdamla, değil İman ve İmkanla Önlenebilir.

Ahmet Akgül: Kadına Şiddet İdamla, değil İman ve İmkanla Önlenebilir.

Toplumun ve ailenin temelini oluşturan kadınlar, aynı zamanda birer anne, eş veya evlat olarak dönüşümü sağlamada da büyük bir role sahiptir. Bu yüzden olmalı ki, tarih boyunca Anadolu kadınının mutluluğu ülkenin mutluluğu, Anadolu kadınının geleceğe dair umudu ise ülkenin umudu olmuştur.

Kadınları öteleyen, ikinci sınıf insan muamelesi yapan ortaçağ Avrupa’sının aksine, Cenneti kadınların ayakları altına sererek kadına büyük değerler atfeden İslam toplumunun mirasçıları olarak şunu çok iyi bilmeliyiz ki, annesine, eşine, kız kardeşine, kızına şiddet uygulayan bir toplum, iman yönünden iflas etmiş bir toplumdur.

Ne kadar tedbir alınırsa alınsın, idam cezası dahil ne kadar cezai artırımlar uygulanırsa uygulansın bu şiddeti önlemenin en önemli yolu İslami ve imani bir anlayışın yeniden yeşertilmesinden başka bir şey değildir.

Mesele, modern dünyanın dayattığı anlayış tarzında kadın hakları argümanını herkesten fazla kullanmak veya kadına dair sığınma evlerinden tutunda bir takım cazip imkanlar sağlamakla çözülecek bir mesele olsaydı bunu en başta boşanma vb. hususlarda batı toplumları çözmüş olacaktı.

Mesele kendisine ait kaybettiği öz değerleri yeniden yeşertecek ve kadını hayatın içinde hak ettiği en güzel bir konuma yerleştirecek İslami bir anlayışın yeniden ikame edilmesi meselesidir.

Üzülerek ifade edeyim ki, ülkemizde yapılan tüm düzenlemeler kadını ve aile yapısını gerçek manada korumaya yönelik ön tedbirlerden ziyade batı tarzı düzenlemelerden oluşmaktadır.

Güllük gülistanlık giden aile yapısını korumak üzerine değil de boşanmalar üzerine yürütülecek politikaların varacağı sonuç;  imdat butonu, elektronik kelepçe vb. komik tedbirlerden öteye geçmeyecek ve Avrupa’da olduğu gibi boşanmaların arttığı mutsuz aile yapısının önüne geçemeyecektir.

Aile politikamızın milyonlarca kadını boşanma sonrası değil evliliği dolayısıyla taltif edecek, sadece çalışan kadına kreş imkanı değil, evinde 4-5 çocuğa sürekli kreş hizmeti veren ev kadınını fark edecek bir anlayışa dönüşmesine büyük bir ihtiyaç vardır.

Aile kavramına mesafelerce uzak feminist yapıları memnun edecek düzenlemeler yerine toplumun kilit taşı tüm kadınları kapsayan düzenlemelere ağırlık verilmesi halinde aile içi şiddetten tutunuz da boşanma ve sonrası yaşanacak acıların önüne de geçilecek ve kadınlarımızın hakkettikleri değer kendiliğinden oluşacaktır.

Bu vesileyle Mardin, Türkiye ve dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlar, saygılar sunarım